7 Ekim 2013

Televizyon Dünyasının Arka Planından Ufak Ve Ürkütücü Bir Kesit

    Bundan birkaç gün önce, bir arkadaşımla girmiş olduğum iddiadan ötürü, bir modellik ajansına başvurdum. Başvurum anında kabul aldı ve ajansa gidip bir görüşme yaptım. Görüşmenin sonunda oldukça hızlı bir biçimde bana adını vermek istemediğim bir dizinin önemli bir sahnesinin çekileceği söylendi ve oradaki figüranlardan biri olmak isteyip istemeyeceğim soruldu. Ajansla olan anlaşmamıza göre yapacağım ilk iki işten para almayacaktım bu yüzden o ilk iki işi hızlıca atlamak adına ben de sahnenin ne zaman nerede çekileceğini, çekimin saat kaçta biteceğini sordum ve aldığım cevaplar bana uygundu. O nedenle işi kabul ettim. 
    Bana söylenen şuydu: "Yarın saat 13:30'da servise binip çekim yerine gideceksiniz, 14:30 civarı çekim yerinde olursunuz. Çeşitli sebeplerle bir-iki saat bekletilirsiniz, çekim en geç 17:00'da başlar ve en geç 22:00'da biter." Dedikleri gibi, saat 13:30'da servise bindik, biraz gecikmeli olarak 15:00 gibi çekim alanına ulaştık, hava olağanüstü soğuktu ve bulunduğumuz yer öyle bir yerdi ki otostop çekmek istesek otostop çekecek araba bulamayacağız. Neyse dedik, çekim hemen başlasın ve bitsin. O beklememiz gereken bir-iki saat oldu dört-beş saat ve çekim 20:30 civarında başladı. 
    Bu sırada ekim ayının başında olmamıza rağmen kar yağmaya başladı ve kapalı alanda olmamıza rağmen hiçbir ısıtıcı yoktu, üstümüze mont giydiğimiz anda "Şimdi çekime gireceğiz lütfen üstünüzdekileri çıkarın." dendi ve o soğukta esas oyuncular elektrikli soba karşısında üstlerinde kat kat ceketlerle, polar örtülerle dururken nedense figüranların ve yardımcı oyuncuların montla durması sıkıntı yaratıyordu. Bu da yetmezmiş gibi, oturduğumuz yerden kalktığımız anda, birbirimizle konuştuğumuz anda, ya da küçük çocuklar biraz gürültü yaptıkları anda küfürlerle ve olağanüstü bağırışlarla uyarılıyorduk. Özellikle çocuklara insan muamelesi yapılmıyordu ve bunu yapan kişiler bizim çok sevdiğimiz, saydığımız sanatçılar, oyuncular, yönetmenlerdi. 
    Bütün bunlar yetmezmiş gibi iliğimize işlemiş olan soğuk hepimizde olağanüstü rahatsızlıklara yol açtı ve kimse bu durumdan şikayetçi olma hakkına bile sahip değildi. Çekim yapılırken de oyuncuların şımarıklıkları ve yavaşlıkları sebebiyle her saniye en az on kez çekildi ve bu bilinçsiz yapılan bir şey değildi. Repliklerini araya küfürler katarak söylüyorlardı örneğin, tekrar çekileceğini bilerek. Ya da birdenbire gülmeye başlıyorlardı ve olan bize oluyordu. 
    Ben orada öylesine bulunan biri olabilirdim, fakat diğerleri oraya para kazanmaya gelmişlerdi ve hiçbir şekilde seslerini çıkaramıyorlardı. Sonra saat 23:00 civarında bir söylenti dolaşmaya başladı, saat 05:00 olmadan çıkamayacağımıza dair. Önce inanmakta güçlük çeksek de ekipten birileriyle konuşmamızla durum onaylandı ve saat 06:00'a kadar çekim yaptık. Üstelik bütün gece çekilen, bizim var olduğumuz ya da olmadığımız sahnelerin toplamı dizide üç dakika bile etmiyordu! 
    Ayrıca hava o kadar soğuktu ki, dizlerimizden aşağısını hissetmemekle beraber, titremeden duramıyorduk ve kapalı alanda olmamıza rağmen konuştuğumuz zaman ağzımızdan buharlar çıkıyordu. Bizi orada o saate kadar alıkoydular ve kandırmaları burada da sona ermedi. 
    Saat 02:00-03:00 civarı herkese önceden hazırlandığı belli olan (çünkü bilgisayardan yazdırılmış ve kişilerin adlarının da yazılı olduğu belgelerdi bunlar) bir sözleşme imzalatılmaya başlandı. Ben imzalamadım çünkü yarın bu sahnenin devamı için aynı şartlar altında çalışmaya zorlanıyorduk ve onu imzalamak da bizim irademize sunulmuyordu. İmzalamak zorundaydık, hepsi bu. Ve kendilerini masum göstermek adına, dizi ekibinin bu durumu onlara daha önceden söylememiş olduğunu, bu yüzden kendilerinin de mağdur olduğunu, eğer bir bunu imzalamazsak dizi ekibinin onlarla bir daha iş yapmayacağını ve ajansa parasını vermeyeceğini, buradaki bütün insanların parasını kazanmasının bizim bir imzamıza baktığını, buna mecbur olduklarını, buna mecbur olduğumuzu söylüyorlardı. 
    Ve birçok kişi önce imzalamayacağını söylemiş olsa da, o kadar insan arasından ben dahil sadece dört kişi o sözleşmeyi imzalamadı. Ki imzalamayanlar arasında, ertesi gün çekime gelmeyi kabul eden fakat sözleşmenin başına bir iş açmasından korktuğu için imzalamayanlar da vardı. Ve bu durum benim oldukça canımı sıktı. O soğukta incecik giysilerle uyuyakalmış iki yaşında çocuklar da gördüm, çok iri olmasına rağmen kalıbından beklenmeyecek derecede tir tir titreyen adamlar da. 
    Oradaki hiçbir şey yasal değildi. Hiçbir şey.18 saat çalışmış olmamız yasal değildi. O kadar çocuğun gece vardiyası kapsamındaki saatlerde (20:00-06:00) çalışması yasal değildi. O kadar kadının gece dönemine denk düşen saatlerde yedi buçuk saatten fazla çalışması yasal değildi. On beş yaşın altındaki çocukların çalıştırılması ve onlara sözleşme imzalatılması yasal değildi. O kadar insanın kandırılması ve onlara zorla sözleşme imzalatılması ise hiçbir şekilde yasal kılınamazdı! 
    Bütün bunlara sessiz kalmak imkansızdı ve ben ertesi gün Antalya'ya gideceğim gerekçesiyle ajans ekibine bir sonraki çekime gelemeyeceğimi söyledim. Hiçbir şey imzalamamıştım ve bu konuda hiçbir zorlamaya maruz kalamazdım. Ve benim bunu söylememle ortalık karıştı. Onlara çözüm üretmelerini söylememe rağmen inatla benim üstüme yürüdüler. Bizi hiçbir şekilde bilgilendirmemelerinden ötürü suçluluk duyacaklarına, benim ajansa kaydolurken imzaladığım anlaşmadaki "Çekimi, çekim esnasında terk etmeyeceğim." maddesinden yola çıkarak ertesi gün gelme zorunluluğum olduğunu söylediler. Fakat o madde bu şekilde çarpıtılamazdı. Üstelik ben orada yalnızca bir figürandım ve benim sahnenin devamında olmadığımı izleyiciler bile fark etmeyecekti. Fark edilse bile hiçbir önemi yoktu. Oldukça kalabalık bir sahneydi ve kimse bu durumu sorgulamazdı. Açıkçası ben yönetmenin bile umursayacağını düşünmüyorum. 
    Neticede tartışma büyüdü ve ajans kendini haklı bulmuş olacak ki, bana "O zaman sizinle mahkemede görüşürüz." deme cesaretini gösterdi. Acaba hangi mahkemede görüşecektik? Acaba insan kaybedeceği bir davayı neden açardı? Orada çiğnenmiş olan yasaların ve yapılan zorlamaların her türlü kanıtı elimde mevcut. Üstelik ben hukuk okuyorum ve öğretmenlerimin her biri bu konuya oldukça hakim olan insanlar. Bu konuda oldukça büyük yardımlar alabilirim ve o mahkeme salonunda haklılığımı yüzde yüz kanıtlayabilirim. 
   Fakat ajans köşeye sıkışmış olacak, söyledikleri mahkeme celbi şu an elime geçmiş değil. Bahsettiğim olay iki gün önce gerçekleştiği için hala bir gelişme yaşanması mümkün, fakat ben durumu gerçekten unutamıyorum. 
    O gece çok çok hastalandım ve hala düzelemedim. Benimle birlikte gelen bir arkadaşım da aynı durumda. O küçücük çocukların halini düşünmek bile istemiyorum. Bu kadar insanlık dışı bir durumla karşılaşacağımı gerçekten düşünmemiştim. Ve kimsenin bu konuda bir şey yapmaması oldukça can sıkıcı. Şu an elimden gelen bu kadar. Bunu ancak burada yayınlayabilirim. Ancak okumaya sabredecek insanları (eğer bu konuda bilgileri yoksa) bilgilendirebilirim.
    Evet, bir sürü hukukçu yetiştiriliyor, bir sürü hukukçumuz mevcut. Bir sürü yönetmen, televizyoncu, oyuncu var durumdan haberdar olan. Ve bizler bu durumların çözümünü onlardan bekliyoruz fakat bu bir kişinin çözebileceği bir mesele değil. Ve bu ne ilk, ne de son. Bilmediğimiz yerlerde bilmediğimiz binlerce yaşantı var buna benzeyen. Binlerce sorun var haberdar bile olmadığımız. Üzerine ışık düştüğü için ölen insanlar var. Çünkü o insanlar 36 saat aynı ışığa maruz kaldılar ve hiç uyumadılar. Bu yazı ne bir bilinç uyandıracak, ne de okunacak. Olsun, en azından üzerime düşeni yapmış olduğumu bileyim. 
    Tüm duyarlı insanlara sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder