27 Ağustos 2011

Sadece..

Evet belki nefretin bedenimde can buluyor, kirli bir dumandır, boğazımı yakarak geçiyor ve çıkıyor dudaklarımın arasından, perdelere is olarak yapışıp kalıyor.
Biz bir zaman dilimine sığamadık, sığdıramadık belki bizi. Olsun. Zamansızlık da güzel geçiyor seninle, zamansızlığın ve sensizliğin verdiği bitmek bilmeyen acı da.
Korkağız belki ikimiz de, sen benden, oyunlarımdan korkuyorsun, ben senden, sensizlikten korkuyorum. Biliyorum, hiç yakışmıyor bu beş para etmez laflar ağzıma, "Korkuyorum.".. Korkuyorum ha?
Hayır, belki hiçbir zaman kabul edemeyeceğim bunun korku olduğunu. Ama biliyor musun, hissettiğim şey korku olmasa da, sensiz aldığım her nefes kirli, zehirli, yasak olmalı gibi geliyor bana. Peki bunun sebebi sensizken doğru nefesi almamın bile bana yanlış gelmesi değildir de nedir? Sen yokken doğruları yapmaktan korkmam değildir de nedir? Sensizken yaşamaktan korkmam değilse, o zaman nedir?
Evet, hala kafam öne eğik yürümüyorum. Aslında büyük bir utançtır bu, tutunmamanın utancı. Tutunamama olsa neyse, o zaman her şey çok daha yerinde olurdu, utanç bir gereksinim olmazdı o zaman. Ama bilirsin, benim olmayan bir suçun ceremesini çekmeyi kabul edecek kadar cömert değilim. 
Bazı şeyleri çok büyüttüğüm oldu, çok söylediğim, çok söylendiğim oldu. Ama sen bunların sebebini hiç bilemedin. Ben sadece..
Sadece korktuğumun başıma gelmesinden korkuyordum, çok dile getirirsem, sık sık kurduğumuz ama asla gerçekleşmeyecek olan hayallerimiz gibi, silinir gider, asla gerçek olmaz diye tekrarlayıp duruyordum.
Sadece bana hissettirdiklerini bil, bil de beni yıpratmaktan vazgeç, bil de beni üzdüğüne üzül, beni mutlu etmeye çalış istiyordum.
Sadece, dillerimize pelesenk ettiğimiz o lanet yalanlara benzemesin, onlardan biri olmasın diye, sana seni sevdiğimi söylemiyordum.
Sadece..
Ben sadece yokluğunu hissetmekten korkuyordum. Senin nefesine karışmamış bir nefes almaktan korkuyordum.
Sadece..
Peki, sen bilirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder