13 Haziran 2010

On Dokuzuncu Mektup - Ümit Yaşar Oğuzcan

"Duyarlarsa." diyorsun. Duysunlar, ne çıkar? Seven insanın bir suçlu gibi ezik olması neden? Sevmek ve sevilmek hakkımızı kullanıyorsak bundan kime ne? İnsan olarak aşktan başka övünecek neyimiz kaldı? Erdem yalan söylemek mi? Hırsızlık etmek mi?  Katil olmak mı? Yoksa esirleri fırınlarda yakmak mı erdem? Bir milletin gençliğini savaş meydanlarında yok etmek mi? Yalnız sofular mı erdemli bu dünyada? Çıkarını düşünenler mi namuslu? Aşka saygı duymayanlar utansın yaşadıklarına, sevenler değil.
"Görürlerse." diyorsun. Oysaki kimse görmeyecek seninle seviştiğimizi. Bu doyulmaz zevki kimseye tattırmayacağız. Seni benden başka kimseyle paylaşmaya razı değilim. Zaten sen ki bir bütünsün, bölünemezsin, paylaşılamazsın ki! Ben hep seni sevdim sana gelinceye kadar. Seni sevmeye hazırladım kendimi. İlk sevdiğim sen değilsin elbette, ama son sevdiğim olacaksın.
Seni tanımadan önce yalnız sevmenin hazzıyla doluydu yüreğim, gururluydum, çünkü, seven bendim. Yalnız benim hakkımdı sevdiğimi yüceleştirmek, onu erişilmez yapmak, ölümsüz kılmak benim hakkımdı. Sevildiğimi, hele senin tarafından sevildiğimi anladığım anda gururum yok oldu. Aşkının büyüklüğü karşısında eridiğimi hissettim.
"Anlarlarsa." diyorsun.  Anlasınlar umurumda değil. Keşke anlayabilseler... Herkesin seni olduğun yerde görmesini, bilmesini isterdim. Ben sende yaşamanın kavramını buldum.  İç alemin sonsuz hazinelerini önüme serdiğin zaman anladım yaşadığımı. Güzelliğinin manyetik alanından dışarıya çıkamaz oldum.
Hiç bir şeyden çekinme artık. Bak! Şimdi seninle vardığımız o yerde kimseler yok. yıldızların erişilmezliğinde, duyguların sonsuzluğundayız. Zamanı aştık, en güzeli kendimizi aştık seninle.
Onun için şimdi ilk defa beni sevmek hakkını sana tanıyorum. Anla, seni ne kadar sevdiğimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder