1 Mayıs 2010

SİNEK!

Hepimiz yaşamışızdır yaz gecelerinde tam uykuya dalmak üzereyken bir sineğin vızırtısıyla uykusunun içine edilmesi durumunu. Geçen gün evimize giren ilk sinekle berbat bir gece geçirdim ben de. Çok yorgundum, eve geldiğimde saat sekiz buçuktu, gerçekten geçirdiğim yorucu günden sonra tek yapmak istediğim uyumaktı. Yatağıma yattım, ışığı kapattım, yanımdaki gece lambasını açtım. Gözlerimi yumdum. Tam uykuya dalacaktım ki saçlarımın beni kaşındırmaya başladığını hissettim. Kaşındırmayı da geçtim, ilginç sesler geliyordu saçlarımdan. Sanki kafa sallıyormuşum gibi. Tabii aklıma o seslerin bir adet salak sivrisinekten geliyor olabileceği gelmedi çünkü henüz nisan ayındaydık! Her neyse, yanımdaki masamın üstünde bulunan tokayı aldım, saçlarımı elimle tamamen topladıktan sonra yandan bağladım ve saçlarımın üstüne koydum kafamı. Artık beni rahatsız edemeyeceklerdi, hemen uyuyuverecektim. Sonra, saçlarım toplu olmasına rağmen, bir vızırtı duyduğumu fark ettim. Ama saçlarım topluydu işte, sinek olduğuna da inanmak istemiyordum. Olamazdı, beni akşam akşam uğraştırmamalıydı. Hem yılın ilk sineği ne diye gelir de beni bulurdu! Kafamı çevirdim, bir tane sivrisinek gece lambamın ışığının altında vızır vızır dolaşıyordu. Elimi hızlıca salladım uzaklaşsın diye, gece lambasını da odanın diğer kısmına çevirdim, ışığa geliyordur diye. Bir süre ses çıkmadı sinekten. Rahatlayıp uyumaya koyulmuştum ki, kulağımın etrafında gezinmeye başladı! Ya gezineceksen gezin de ne diye kulağımı seçersin gezinti mekanın olarak! Deli oldum, kulağıma doğru bir tokat indirdim ki gebersin gitsin diye. Ama tahmin ettiğiniz üzere, sinek kaçmış, üstüne üstlük bir de kendi attığım Osmanlı Tokadını kendim yemiştim. Kulağımın kızardığına emindim. Bu sefer iyice sinirlendim sineğe, bulduğum yerde gebertecektim onu. İçim bile acımıyordu öleceği için. Gebersin gitsin, uykumdan etti beni diyordum içimden. Bir süre sinekten yine ses çıkmaz diye umuyordum ki, tokadımdan kaçmak için nereye saklanmışsa hemen çıktı saklandığı yerden, yine geldi kulağıma kondu. Kondu konmasına da, vızırtısı susmadı. Dedim bu sefer öldün sen sinek. Tokadı bir yapıştırdım! Kulağım aşırı acıdı ama, sineğin öldüğüne emindim. İlk defa sineği üstümde öldürmekten korkmuyordum çünkü gerçekten çok sinirlenmiştim. Bu salak kesin öldü dedim, döndüm diğer tarafa, dönmemle geri dönmem bir oldu. Milyar canlı yaratık hala ölmemişti! Dedim, Tanrı seni Sevde'nin gazabından korusun. Elime bir geçirirsem leşini çıkarıp sticker koleksiyonumun yanına seni de ekleyip sergileyeceğim leşini! İki kolumu da bir sağa bir sola bir aşağı bir yukarı sallamaya başladım. Yok bu sinek gitmiyordu. Sinirli bir şekilde sırtüstü dönme amaçlı hızlıca sağa döndüm ki kafam duvara çarptı! Öyle bir çarptı ki anlatmam mümkün değil, ki kafamın şişi hala orada duruyor ve ağrıyor! (Bu olay olalı üç gün olmasına rağmen.) Bu aldığım darbeyle de sinirim dört katına çıkmıştı. Babama mesaj çektim, o an kafamın acısıyla bağıramadığım için. "Baba çabuk gel çıldırıyorum." Geldi. Durumu anlattım. "A benim korkak kızım, minik bir sinek yüzünden mi getirttin beni taa buraya" dedi biraz da bağırdı gitti. Kelebeklerden korktuğum gibi sineklerden de korktuğumu sanıyordu sanırım. Nasıl sinirlenmeyecektim ha ? Hacmimin hacmine oranı bilmem kaç milyar olan aptal bir sinek yüzünden bir kulak bir de kafamdan olmuştum! E YUH! Sinirlendim. Uykum da kaçmıştı. Kalktım kafama buz koydum. Buz da elimi dondurdu. Ona da sinirlendim. Gittim banyoya girdim. Sıcak suyun etkisiyle kafam daha çok şişti gerçi ama olsun. O salak sinekle temas etmiş olan her yerim yıkanmıştı. Odama geri geldiğimde kardeşim de sinekten rahatsız olmuş, o da babamı çağırmış, babam da sineği öldürmüştü. Geç olsun da güç olmasın dedim. Vurdum kafamı yattım. Ama bir dahakine acımayacağım, öldüreceğim! (Karıncayı öldürünce korkan ben.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder