6 Ekim 2010

Denemeler'den.

DOSTLUK

Dost ve dostluk dediğimiz, çokluk ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir rastlantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır. Benim anlattığım dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış, kaynaşmışlardır ki, onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Onu* niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse ancak şöyle anlatabilirim sanıyorum: Çünkü o o idi, ben de bendim.

Ruhlarımız o kadar sıkı bir beraberlikle yürüdü, birbirini o kadar çoşkun bir sevgiyle seyretti ve en mahrem taraflarına kadar birbirlerine öyle açıldılar ki ben onun ruhunu benimki kadar tanımakla kalmıyor, kendimden çok ona güvenecek hale geliyordum. 

Öteki alelade dostlukları buna benzetmeye kalkışmayın: Onları, hem de en iyilerini ben de herkes kadar bilirim. O dostluklarda insanın, eli dizginde, yürümesi gerekir: Aradaki bağ, güvensizliğe hiç yer vermeyecek kadar düğümlenmiş değildir. Chilon** demiş ki: "Onu -dostunuzu-, bir gün kendisinden nefret edecekmiş gibi sevin; ondan, bir gün kendisini sevecekmiş gibi nefret edin." Benim anlattığım yüksek ve yalın dostluk için hiç yerinde olmayan bu davranış, öteki dostluklara uyabilir. Bunlar için, Aristoteles'in sık sık tekrarladığı şu sözü de kullanabiliriz: "Ey dostlarım, dünyada dost yoktur.." 


Onsuz yorgun ve bezgin sürüklenip gidiyorum: Tattığım zevkler bile, beni avutacak yerde ölümünün acısını daha fazla arttırıyor. Biz her şeyde birbirimizin yarısı idik: Şimdi ben onun payını çalar gibi oluyorum:


Nec faz esse ulla me voluptate hic frui
Decrevi, tantisper dum ille abest meus particeps
Onunla her şeyi paylaşmak zevkinden yoksun kalınca,
Hiçbir zevki tatmamaya karar verdim.
                                                                       Terentius


Her işte onun yarısı, ikinci yarısı olmaya o kadar alışmıştım ki şimdi artık yarım bir varlık gibiyim. 


İllam meae si partem animae tulit
Maturior vis , quid moror altera,
Nec charus aeque, nec superstes
Integer? Ille dies utramque
Duxit ruinam
Madem ki vakitsiz bir ölüm seni,
ruhumun yarısı olan seni alıp götürdü,
yeryüzünde varlığımın yarısından,
en aziz parçasından yoksun yaşamakta
ne anlam var ? O gün ikimiz birden öldük.
                                                                  Horatius


Ne yapsam, ne düşünsem onun eksikliğini duyuyorum. O da benim için elbette aynı şeyi duyardı. Çünkü o, diğer bütün değerlerinde olduğu gibi dostluk duygusunda da benden kat kat üstündü.


 (* Etienne de la Boétie:  Montaigne'in en iyi dostu. İyi kalpliliği ve bazı şiirleriyle tanınmıştır.
**  Eski Yunanistan'ın ünlü bilgelerinden biri.)


MONTAİGNE


NOT: Hala hayatınızın merkezinde olamadığım için özür dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder